Durum Aynı ama Duygular Farklı Bilişsel Davranışçı Terapi
Klin. Psk. Sandy Kohen
Gün içinde bir sürü farklı olumlu ve olumsuz duygu hissederiz. Başka kişilerle içinde bulunduğumuz aynı durumlarda farklı duygular hissedebiliriz ve farklı tepkiler verebiliriz. Siz köpekten korkarken, arkadaşınız aynı köpeği okşayabilir. Siz sınava girmeden önce kaygılanıp, gerilip, karın ağrısı yaşarken, arkadaşınız aynı sınavın öncesinde rahat ve mutlu olabilir. Siz bir olay için çok üzülürken, aynı olay başkasını mutlu edebilir. Peki, neden durumlar aynı iken herkes farklı bir duygu içine giriyor?
Bilişsel Davranışçı Terapi’nin (BDT) temel aldığı bilişsel model yaşadığımız duyguları ve duygulara bağlı olarak gösterdiğimiz tepkiyi yani davranışlarımızı anlamamız için bize yol gösterir. “Bilişsel”i düşünce ve algı süreçlerimiz olarak tanımlayabiliriz. Bilişsel model, belli durumlarda hissettiğimiz duyguların ve o duyguya göre gösterdiğimiz davranışın düşünce süreçlerimizden etkilendiğini vurgular. Duygularımız ve davranışlarımız, bir durumu nasıl algıladığımıza yani bakış açımıza göre değişir. Ne hissettiğimizi durumun kendisi değil de, o durumu nasıl anlamlandırdığımız ve yorumladığımız belirler.
Hissettiğimiz olumsuz duygulara neden olan düşünceler bazen içinde bulunduğumuz durumun gerçekliğinden uzak, çarpılmış olabilir. Verdiğimiz tepkiler de düşüncelerimize bağlı olarak duruma uygun olmayan, abartılı bir hal alabilir. “Kafanda büyütüyorsun” dedikleri durumlar aslında bizim işlevsel olmayan çarpıtılmış düşüncelerimizi gösterir. Bilişsel Davranışçı Terapi de bu düşünceleri hedef alır. İşlevsel olmayan düşünceler değiştiği ölçüde, duygularımız ve davranışlarımız da değişir. BDT düşünce değişimine odaklanır. Bu kapsamda, ilk adım düşünce-duygu – davranış ilişkisini kendi hayatımızdan örneklerle açıklayarak, farkındalık kazanmaktır. Farkındalığımızın artması için bizi rahatsız hissettiren bir duyguyu yaşadığımızda şu soruyu sorarız: “Aklımdan ne geçiyor?”. Bu sorunun cevabı olan düşünceler bir durumda otomatik olarak anında aklımıza gelen ilk düşüncelerdir ve “otomatik düşünce” olarak adlandırılır. Otomatik düşüncelerimizi fark etmemizle birlikte aslında düşüncelerimiz üzerinde kontrolümüz artmaya başlar, bizi zorlayan veya rahat ettiren düşüncelerimizi bulmaya ve anlamaya başlarız.
Otomatik düşünceler bizim çocukluğumuzdan getirdiğimiz, kendimiz, diğer insanlar ve dünya hakkındaki inançlarımızdan beslenir. Temel inanç olarak adlandırılan, bu inançlarımız bizim için kesin, değişmez doğrular gibi gözükür. Bu temel inançlarımız bizim farkındalığımızın çok dışındadır, içimizde bir yerde gizli kalmıştır. Günlük hayatta karşımıza çıkan otomatik düşüncelerimiz ile gizli olan temel inançlarımız arasında, ara inançlarımız vardır. Bunlar, aslında bizim hayatla ilgili olan stratejilerimizdir. Temel inançlarımızın bizi huzursuz etmesini engellemek için geliştirdiğimiz kurallarımız ve tavırlarımızdır. Kısacası, belirli bir durumda temel inançlarımız aktifleşir ve o durumla ilgili olan algımızı etkiler ve o algımız duruma özgü otomatik düşüncelerle açığa çıkar.
Bilişsel Davranışçı Terapi otomatik düşünceleri değiştirmeyi hedef alır. Bu değişim, farklı yaş gruplarına uygun farklı teknikler ile sağlanır. Genç yetişkin ve yetişkinlerde bu düşünceler üzerinde durularak, tam anlamıyla düşüncelere meydan okunur. O düşüncelerin o duruma uygunluğu ve işlevselliği tartışılarak; farklı, alternatif düşünceler üretilir. Bunun sonucunda da, duygular ve davranışlar da o duruma uygun ve işlevsel hale gelir. Küçük çocuklar da ise, henüz soyut kavramları gelişmediğinden dolayı, düşüncelerin değişimine odaklanmak yerinde, düşüncelerin neden olduğu davranışların değişimine odaklanılır. Davranış değiştikçe, düşünce değişir ve son olarak da yaşanılan duygu baş edilebilir bir hale gelir. Bilişsel Davranışçı Terapi depresyon veya kaygı bozuklukları gibi bir sürü farklı bozukluğun tedavisinde etkilidir. Kısa sürelidir ve yapılandırılmıştır.
Buddha’nın dediği gibi; “Zihin her şeydir. Ne düşünürseniz, o olursunuz”. Bilişsel Davranışçı Terapi de düşüncelerin değişimi ile duygularımızın ve davranışlarımızın da değişebileceğini ve buna göre genel olarak hayatımızın daha rahatlayacağını savunur.
Kaynakça: Beck, J.S. (1995). Cognitive Therapy: Basics and Beyond. New York: The Guilford Press.