Okul Reddi Nedir? Ne Zaman Kaygılanmalı ve Aksiyon Alınmalı?
Klin. Psk. Buğu Subaşı
Okul hayatımıza geri dönüp baktığımızda, hepimiz zaman zaman okula gitmek istemediğimiz, sabah kalkmanın zor geldiği veya okula gittikten sonra bir an önce okulun bitmesini istediğimiz zamanları hatırlayabiliriz. Çocuğunuz da bu gibi durumları yaşıyorsa, hemen panik olmayın. Bu durum hepimizin yaşadığı “normal” bir durum mu yoksa “okul reddi” kavramının içine mi giriyor, gelin buna bakalım.
Okul reddi: Okula gitmeyi reddetme, okula gittiğinde aktivitelere veya derslere katılmakta zorlanma ve buna bağlı olarak devamsızlık problemi yaşanması; okula gitme konusunda kaygı yaşayan ve buna kimi zaman eşlik eden somatik yakınmaların (örn: baş ağrısı, mide ağrısı vb.) da olabildiği bir durumdur. Kimi zaman okulda devamsızlığı az olsa da okula geç gitme, okuldan erken ayrılma, gün içinde revire veya rehber öğretmenin yanına sık gitme, ebeveyne gün içinde sık sık ulaşmaya çalışma, arama veya mesaj atma şeklinde gördüğümüz davranışlar da bu kavramın içinde değerlendirilebilir. “Okul reddi” bir klinik tanı olarak yer almadığından, kaygı bozukluklarının eşlik ettiği bir davranış biçimi olarak düşünülebilir. Örneğin, bir çalışmada ayrılık anksiyetesi (ebeveyn veya bakım verenden ayrı olunan zamanda büyük endişe duyma) yaşayan çocukların %75’nde okul reddi olabildiği görülmektedir (Kardaş ve ark., 2018).
Öncelikle şunu unutmamalıyız ki, “okul reddi” dediğimiz durumlarda okuldan kaçınma davranışı veya okula gitmeme durumu çocuk veya genç için ciddi sorunlar oluşturur. Çocuğun akademik ve sosyal hayatında olduğu gibi, aile hayatında da işlevsellik açısından olumsuz etkiler görürüz. Bu farkı anlayabilmek için öncelikle aşağıdaki sorulara cevap vermeye ve problemi derecelendirmeye çalışalım.
Ne kadar zamandır çocuğunuz okula gitmiyor? Okula gitme, derslere girme konusunda ne kadar kaygı yaşanıyor? Okula gitmeme konusunda sizinle ne kadar inatlaşıyor? Bu inatlaşmalar çocuğun ve ailenin günlük hayatındaki akışı ne kadar bozuyor? Bu sorularda da görebileceğiniz gibi problemin şiddetinin derecesi, sıklığı ve günlük hayattaki işlevsellik üzerine yaptığı olumsuz etkiler değerlendirmemizde önemli rol oynuyor. Örneğin, okul reddi eğer haftalar veya aylar boyunca sürüyorsa daha büyük bir problemden söz edebiliriz. Bu noktada bir uzmanla iş birliği yapılarak aşağıdaki adımlar uygulanabilir.
Detaylı tanısal değerlendirme: “Okul reddi” tanısı resmi olarak bulunmadığından, bu duruma eşlik eden/altta yatan tanılar (ayrılık kaygısı, sosyal kaygı, depresyon, panik bozukluk vb.) bir uzman tarafından değerlendirilmelidir. Çocuğunuzu dinleyin: Bazen de okulda yaşanan spesifik bir olay (akran zorbalığı, akademik zorluklar vb.) okul reddini tetiklemiş olabilir. Okulda yaşanan olumsuz bir durum sonrasında, çocuğunuzda okula gitmek istememe veya okul reddi başlayabilir. Okul reddi yaşayan çocuklar, kaygılarını kontrol edebilmeyi öğrendiklerinde ve kaygıylabaş başa kalmak konusunda kendilerini daha rahat hissettiklerinde okul reddi yavaş yavaş azalmaya başlar. Bu noktada, kaçınmak ve okula gitmemek yerine adım adım ilerlemek kilit noktadır. Örneğin, ilk günlerde okulun kapısına kadar gitmek, hafta sonu okulu ziyaret etmek, 1-2 derse katılmak ve sonradan bu sayıyı artırmak hedeflenebilir. Kademeli ilerleme yoluyla, çocuklar okula gittikleri zaman korkularının gerçekleşmediğini görecek ve bir sonraki gün okula gitme konusunda kendilerini daha rahat hissedeceklerdir. Çocuklar ne kadar uzun süre okula gitmezlerse eski rutine dönmek de o kadar zor olacaktır. Kimi zaman sabahları çocuğun evden çıkıp okula gitmesi ebeveynler için o kadar zorlayıcı olur ki, anne babalar çocuğun evde kalmasını kabul ederler. Bu zorluk, anlaşılır bir durum olsa da ebeveynlerin unutmaması gereken nokta; çocuğunuz okula ne kadar erken dönebilirse, bu durumun üstesinden gelmesi o kadar kolay olacaktır.
Bunun sebebi ise; okula gidilmeyen zamanın pekiştirici bir etkisi olmasıdır. Örneğin, okula gitmeyen çocuk evde tablet, telefon kullanmakta veya televizyon izlemektedir. Bu nedenle okula geri dönüş daha da zorlaşmaktadır. Çocuğunuz okula gidemediği durumlarda, evde geçirdiği zamanın pekiştirici olmaması, evde olsa bile okulla ilgili faaliyetler yapıyor olması önemlidir.
Kimi zaman çocuğunuzu hastalık, tatil vb. sebeplerle okula gidemediği uzun bir zaman diliminin sonrasında da okul reddi ortaya çıkabilir. Okula geri dönüş konusunda zorlanma, kaçırdığı dersler veya ödevlerle ilgili kaygı yaşayan çocuklar olabilir. Bu noktada öğretmeninden de destek alabilirsiniz. “Öğretmeninle konuştuk, senin hasta olduğunu biliyor, kaygılanmanı anlıyorum ama artık okula geri dönmen gerekiyor” gibi ifadelerle çocuğun mümkün olduğunca hızlı bir şekilde okula geri dönmesi sağlandığında, tüm bu problemlerin yavaşça ortadan kalktığı gözlenir.
Siz Nasıl Destek Olabilirsiniz?
Özellikle COVID ile birlikte hayatımıza giren online eğitim ile çocuklar okuldan fiziksel olarak epey uzak kaldılar. Okulların yüz yüze eğitime tekrar başlamasıyla birlikte okula geri dönüş konusunda zorlanacak öğrenciler olabilir.
Daha önce okul reddi olmayan çocuklar için “Ama sen okulunu severdin, arkadaşların-öğretmenlerini tekrar görecek olman çok güzel değil mi?” gibi yorumlar yapmak ebeveyn için kolay olabilir. Diğer yandan, bu yorumlar çocuğun yaşadığı kaygıyı küçümsediğiniz şeklinde algılanabilir. Öncelikle yaşadığımız bu sürecin “anormal” bir zaman dilimi olduğunu unutmamız gerekiyor.
Bu noktada çocuğunuza sorular sormak, okula dönüş konusundaki korku ve endişelerini anlamaya çalışmak en önemlisi. “Bu sürecin senin için endişe verici olduğunu anlıyorum ve böyle hissediyor olman da çok normal” gibi söze başlayarak, yaşadığı bu duyguları normalize etmeniz, bu duyguları hakkında sizinle konuşması için rahatlatıcı olabilir. Burada amacımız, gerçekçi olmayacak kadar pozitif düşünmek, her şeyin bir anda kolayca normalde döneceğini belirtmek değildir. Belirsizlik, endişe gibi duyguları normalize etmek, çocuğunuzun süreç ile ilgili daha gerçekçi beklentiler geliştirmesini ve zorlandığı noktalarda sizlerle çekinmeden rahatça konuşabilmesini getirecektir.
Okula dönüş tarihi netleştiğinde, eski rutininize dönme konusunda okul açılmadan birkaç hafta önce alıştırmalar yapmaya başlamak çok faydalı olacaktır. Sabah uyanma, akşam yatma saatleri, kahvaltı-ara öğünler vb. günlük rutinleri mümkün olduğunca koronavirüs öncesi döneme benzetmeye başladığınızda çocuğunuzun da yeni rutine adapte olabilmesi kolaylaşacaktır. Özellikle ebeveyninden ayrılmakta zorlanan çocuklar için bu sürecin bir aşaması da birbirinizden ayrı zamanlar geçirmek ve bunu dereceli olarak arttırmaktır. Örneğin, evin farklı odalarında vakit geçirmek vb.
Bu süreçte çocuğunuzun yalnız başına olmadığını bilmesi önemli. Aile olarak birlikte geçireceğiniz zamanlarda, herkesin eski rutinlere alışma anlamında nasıl hissettiği, zorlandığı noktalar ve her bir aile üyesinin elinden gelenin en iyisini yaptığı ve ne kadar dayanıklı olduğu vurgulanabilir.
Okul ile de konuşarak da bu konuda destek alabilirsiniz. Muhtemelen bu sorunu yaşayan tek kişi çocuğunuz olmayacaktır.
Karantina süreci, çocuğun problem çözme becerileri ve zor durumlarla baş etmesi konusunda çok değerli hayat dersleri verdi. Genelde birkaç hafta içinde çocukların eski rutinlerine dönebilmesini ve duruma alışabilmesini bekleriz. Çocuklar sandığınızdan daha dayanıklı ve kolay adapte olabilen bir yapıya sahiptir. Fakat aradan zaman geçtikten sonra bile çocuğunuzun kaygı düzeyinde bir azalma olmuyor veya işlevselliği olumsuz etkilenmeye devam ediyorsa bir uzmandan yardım almaktan çekinmeyin. Bunun için en başta sorduğumuz sorulara verdiğiniz yanıtları gözden geçirebilirsiniz.