(0212) 351 17 54

Sosyal Medyanın Ruh Sağlığına Etkisi: Yakından Bir İnceleme

Sosyal Medyanın Ruh Sağlığına Etkisi: Yakından Bir İnceleme

07 October 2023

(Bu yazı Staj. Psk. Handan Çarkçı tarafından hazırlanmıştır.)

Bugünün dijital çağında, sosyal medya ergenlerin hayatının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bununla birlikte, sosyal medyanın aşırı kullanımının ruh sağlığına etkisinden bahsedilmektedir. "Ergenlerde Sosyal Medyanın Depresyon, Anksiyete ve Psikolojik Sıkıntı Üzerindeki Etkisi" başlıklı bir sistemik inceleme, bu önemli konuya ışık tutmaktadır.

Sosyal Medyanın Ruh Sağlığına Etkisi: Betul Keles, Niall McCrae ve Annmarie Grealish tarafından yürütülen sistemik araştırmada ergenlerde sosyal medyanın depresyon, anksiyete ve psikolojik sıkıntılar üzerindeki etkilerini araştıran 13 çalışma incelenmiştir. Bu araştırmada sosyal medya kullanımının dört alanı ele almıştır;

  1. Harcanan zaman
  2. Aktivite
  3. Yatırım
  4. Bağımlılık

Bu dört kategori depresyon, anksiyete ve psikolojik sıkıntı ile ilişkili bulunmuş ve bu ilişkilerin karmaşıklığı kabul edilmiştir.

-Harcanan zaman, kullanıcıların sosyal medyada geçirdikleri süreyi ifade etmektedir.

-Etkinlik, kullanıcıların sosyal medya siteleri ve diğer kullanıcılarla etkileşiminin niteliği ve niceliği olarak tanımlanabilir.

-Yatırım, sosyal medyaya çaba ve zaman harcama eylemini ifade ederken,

-Bağımlılık sosyal medyaya bağımlı olma durumunu ifade eder.

Sosyal karşılaştırma teorisine göre (Festinger, 1954) insanlar kendi görüş ve yeteneklerini değerlendirmek için kendilerini başkalarıyla karşılaştırma eğilimindedir. İlginç bir şekilde, bu tür davranışlar ergenlerde daha küçük çocuklara ve yetişkinlere göre daha yaygındır (Krayer, Ingledew ve Iphofen, 2008; Myers ve Crowther, 2009). Sosyal medyanın ruh sağlığı üzerindeki etkisi, aşağıya doğru sosyal karşılaştırma yapan yani kendilerini daha düşük performans gösterenlerle karşılaştıran ergenler ile daha yüksek performans gösterenleri referans noktası olarak kullananlar arasında farklılık gösterebilir.” (Keleş vd., 2019, s.81)

Çalışmanın Yöntemi:

Bu sistemik incelemede araştırmacılar, Mendeley referans yönetim yazılımını kullanarak otomatik veri tabanı aramalarından elde edilen tüm makaleleri toplamışlardır. Çalışmaların uygunluk kriterlerini karşıladığından emin olmak için bir tarama süreci uygulanmıştır. Araştırma sorusuyla ilgili önemli bilgiler sistematik olarak çıkarılmış ve karşılaştırma ve sentez yapmak için tablolar halinde düzenlenmiştir. Araştırmanın kalitesi, Ulusal Sağlık Enstitüleri Kalite Değerlendirme Aracı kullanılarak değerlendirilmiştir.

Bulgular:

Katılımcıların yaşları 13 ile 18 arasında değişmektedir. Dokuz çalışma genel olarak sosyal medyaya maruz kalmayı kapsarken, dört çalışma belirli sosyal medya platformlarına odaklanmıştır. Sistematik derleme, ergenlerde sosyal medya kullanımı ile depresyon, anksiyete ve psikolojik sıkıntı arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Ancak bu ilişkinin karmaşıklığı çeşitli faktörlerden etkilenmektedir. Ayrıca, çalışmalarda kullanılan yöntemler, çalışma tasarımı ve örnekleme konusunda bazı eksiklikler tespit edilmiştir.

Sonuç:

Bu sistematik derlemede, 13 çalışmada “depresyon” en sık ölçülen sonuç olmuştur. Bulgular, sosyal medya kullanımı ile ruh sağlığı sorunları arasında bir korelasyon olduğunu göstermektedir. Uykusuzluk ve uykuyla ilgili diğer faktörler, sosyal medya kullanımı ile depresif ruh hali arasındaki ilişkide en sık aracı faktörler olarak rapor edilmiştir. Bununla birlikte, ilişkinin karmaşık olduğunu ve çeşitli faktörlerden etkilendiğini belirtmek önemlidir. İncelemeye dahil edilen çalışmaların çoğunluğu kesitseldir, yani toplumun tamamını ya da bir kısmını temsil eder, bu da nedenselliğin belirlenemeyeceği anlamına gelmektedir. Ayrıca, dahil edilen çalışmaların yöntemlerinde, çalışma tasarımında ve örnekleminde sınırlamalar bulunmaktadır. Bu derleme, sosyal medya kullanımının ergen ruh sağlığı üzerindeki etkisini daha iyi anlamak için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Araştırmacılar bu faktörlerin yanı sıra kişisel özellikler, ergenlerin aile ve toplum içindeki rollerini ve onlardan beklentileri etkileyen sosyo-kültürel faktörler, ergenlerin gelişimini ve sosyal becerilerini etkileyebilecek çevresel faktörler, sosyal medya kullanım motivasyonları, sosyal karşılaştırma ve akran geri bildirimi, öz saygı, bağlamsal faktörler, fiziksel aktivite eksikliği ve siber zorbalık gibi değişken faktörlerin de etkili olabileceğinin altını çizmiştir. Mevcut literatürdeki boşlukları ele alarak ve bu olgunun önemini vurgulayarak, bu derleme sosyal medya kullanımının ergenler üzerindeki ruh sağlığı etkisinin anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır.

Facebook:

Dokuz çalışma genel olarak sosyal medyaya maruz kalmayı kapsarken, dört çalışma özellikle Facebook kullanımına odaklanmıştır. Depresyon, anksiyete veya psikolojik sıkıntıyı ölçmenin yanı sıra, bazı çalışmalar karıştırıcı değişkenleri (örn. yaş ve cinsiyet) ve aracı ve ılımlı faktörleri (örn. uykusuzluk, ruminasyon ve benlik saygısı) araştırılmıştır. Sistematik inceleme, özellikle Facebook kullanımına ve bunun ergenlerde depresyon, anksiyete ve psikolojik sıkıntı ile ilişkisine odaklanan çeşitli çalışmaları içermektedir. Bu çalışmalar Facebook kullanımının çeşitli yönlerini ve ruh sağlığı sonuçları üzerindeki etkisini incelemiştir. Bir çalışmada, Facebook'un hem aktif hem de pasif kullanımının Belçikalı lise öğrencileri arasında depresif ruh hali sıklığının artmasıyla ilişkili olduğu bulunmuştur. Ergen-ebeveyn çiftlerini içeren bir başka çalışma, ergenlerin Facebook'taki sosyal medya faaliyetleri (hesap sayısı ve mesajları kontrol etme sıklığı gibi) ile hem anksiyete hem de depresyon arasında bir korelasyon olduğunu göstermiştir. “Dumitrache ve diğerleri (2012) Facebook profillerindeki kimlikle ilgili bilgilerin sayısı ile ergenlerde depresif eğilimler arasında anlamlı bir ilişki bulmuştur.” (Keleş vd. 2019, s.86) “Tsitsika ve arkadaşları (2014), yoğun sosyal medya kullanımı ile olumsuz içselleştirme semptomları (endişeli/depresif, içine kapanık/depresif) arasındaki ilişkide yaşın önemli bir etkisi olduğunu bulmuştur; genç ve yoğun sosyal medya kullanıcılarının, yaşlı ve yoğun kullanıcılara kıyasla içselleştirme semptomları yaşama olasılığı daha yüksektir.” (Keleş vd. 2019 s.88) Bağımlılık yapıcı davranışlar açısından, üç çalışma Facebook bağımlılığı ve bunun depresyonla ilişkisine odaklanmıştır. Bir çalışmada Tayland'daki lise öğrencileri arasında Facebook bağımlılığı ve depresyon arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Çinli ortaokul öğrencileriyle yapılan bir başka çalışma ise uykusuzluğun sosyal medya bağımlılığı (Facebook dahil) ve depresyon arasındaki ilişkiye kısmen aracılık ettiğini göstermiştir. Bazı çalışmaların karıştırıcı faktörleri de araştırdığını ve Facebook kullanımının ruh sağlığı sonuçları üzerindeki etkisinin cinsiyete göre değişebileceğini bulduğunu belirtmek önemlidir. Örneğin, bir çalışmada sosyal medyanın kız gençler için olumsuz yönleri olabileceği, erkek gençler için ise olumlu bir boş zaman aktivitesi olduğu bulunmuştur. Bir başka çalışmada ise Facebook'u pasif olarak kullanan kızların ve Facebook'u kamuya açık bir ortamda aktif olarak kullanan erkeklerin Facebook'un olumsuz etkilerinden etkilenme olasılıklarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Genel olarak bulgular, ergenlerde Facebook kullanımı ile ruh sağlığı sonuçları arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, bu ilişkinin doğası karmaşıktır ve Facebook kullanım türü (aktif veya pasif), bağımlılık davranışı ve cinsiyet gibi çeşitli faktörlerden etkilenmektedir. Bu ilişkiye katkıda bulunan belirli mekanizmaları ve altta yatan faktörleri daha iyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Bir Başka Araştırma (İdil Yazgan):

Sosyal medya ve gençlerin ruh sağlığı hakkında ABD Sağlık Bakanı bir uyarı yayınladı. İdil Yazgan araştırmasında, bu uyarının temelde sosyal medyanın gençler ve çocuklar üzerindeki etkileri konusunda daha fazla araştırma yapılması için, aynı zamanda teknoloji şirketlerinin şeffaflıklarını arttırmaları ve bu konuyu ciddiye almaları için de bir çağrı olarak açıkladı. Araştırmasında, gençlerin %95'i ve 8-12 yaş arası çocukların yaklaşık %40'ı sosyal medyada aktif olduğu bilgisini paylaşarak. Genç ve çocukların sosyal medyaya çok fazla maruz kalmalarının altını çizdi. İdil Yazgan sosyal medyanın çocuklar üstünde kötü etkilerinin olduğu gibi iyi etkilerinin olabileceğinden de bahsetti. İnsanı insan yapan “sosyallik” özelliğimizin “değişiyor mu?”, yoksa “evrimleşiyor mu?” sorusuna Sam Harris (Amerikalı Filozof)’den alıntı yaparak dikkat çekmiştir; “Düşünmek o kadar faydalıdır ki, muhtemelen bunu sürekli yapmak için yaratılmışızdır. Ne yazık ki, düşündüğümüz şeylerin çoğu bizi mutsuz eder. Çok basit bir örnek vermek gerekirse: Çoğu insan, primat kuzenlerimizle paylaştığımız bir meşguliyet olan sosyal statüleri konusunda çok endişelidir. Ancak babunlardan farklı olarak, başarısızlıklarımız hakkında gerçekten kara kara düşünebilir, bunları hatırladığımız bir geçmişe ve hayali bir geleceğe yansıtabiliriz. Dahası, bunu sürekli genişleyen bir sosyal bilgi bağlamında yapabiliriz. Eğer bir babunsanız, en azından alfa erkeğini boğazından yakalayabilir ve şansınızı deneyebilirsiniz. Ancak internette başkalarının ihtişamını düşünürken- "Oh, Gwenyth Paltrow Noel'i St. Barts'ta geçiriyor, ne güzel…"- dünyadaki yerinizden tam anlamıyla memnun olma ihtimaliniz düşüktür. Milyonlarca yıllık hominid evrimi bizi Instagram'a hazırlamadı.”
Son olarak yukarıda bahsettiğimiz araştırma dışında yaptığı araştırmasında da İdil Yazgan, sosyal medyaya maruz kalan ergen ve çocukların ruh sağlığı açısından oluşabilecek ana kaygıları şöyle sıralıyor:

-Beden imajı sorunları

-Yeme Bozukluğu,

-Sosyal karşılaştırma,

-Özsaygıya zarar verme

Bu kaygıları oluşturabilecek faktörler;

-Genç veya çocukların %64'ü sık sık nefret temelli içeriğe maruz kalıyor.

-İntihar ve kendine zarar verme ile ilgili içeriklerin sosyal medyada erişiminin kolay olması.

-Genç ve çocukların ⅓’ü gece yarısını geçene kadar ekran kullanımını devam ettiriyor.

-Kötü uyku ve depresyon

-Genç ve çocukların ⅓’den fazlası bağımlı hissettiğini bildiriyor.

ABD Sağlık Bakanı Sosyal Medyanın 'Çocuklarımızın Refahına' Zarar Vermesinden Korkuyor (Haber):

"23 Mayıs'ta ABD Sağlık Bakanı Dr. Vivek Murthy, sosyal medyanın gençlerin ruh sağlığı üzerindeki etkileri konusunda bir uyarı yayınladı." (Time, 26 Mayıs) Murthy TIME'a yaptığı açıklamada, "Bu tavsiyeyi yayınladım çünkü bu acil bir kriz" dedi. "Sosyal medyanın çocuklar üzerindeki faydalarını en üst düzeye çıkarma ve zararlarını en aza indirme çabasında yeterince ilerleme kaydedemedik. Sonuç olarak, çocuklarımızın ruh sağlığı ve refahı konusunda endişeliyim." (ABD Sağlık Bakanı Vivek Murthy, Mayıs 2023)

Ne Yapılabilir? (İdil Yazgan):

Ebeveynler: Evde teknolojiden arındırılmış bölgeler oluşturun, davranış modeli oluşturun, uygunsuz içerikleri bildirin.

Çocuklar ve Ergenler: Zamanı sınırlayın, istenmeyen içeriği engelleyin, kişisel bilgileri paylaşırken dikkatli olun, kendiniz veya arkadaşınız yardıma ihtiyaç duyarsa veya platformlarda taciz/istismar görürseniz yardım isteyin.

Son olarak ebeveynlere tavsiye olarak da modellemeyi öneriyor;

-Çocukların yanındayken çevrimiçi zamanı sınırlayın (telefonda, sosyal medyada veya e-postaları kontrol ederken)

-E-postalarınızı kontrol etmeniz gerekiyorsa, çocuklarınızdan yarım saat önce kalkın ve e-postaları o zaman yanıtlayın.

-Sabahları onlar kapıdan çıkana kadar tüm dikkatinizi onlara verin.

-Eğer onları siz götürüyorsanız, bunu bir fırsat olarak kullanın ve onlarla konuşarak telefonsuz bir ortam yaratın.

Sonuç Olarak

Bu sistematik derlemede, İdil Yazgan’ın araştırmasında ve ABD Sağlık Bakanlığının dikkat çekmek istedikleri konu ortaktır ve “sosyal medya kullanımının ergenler üzerindeki ruh sağlığı etkisine dair önemli kanıtlar sunarken, bulguların yorumlanmasında dikkatli olunması gerektiği” vurgulanır. Sosyal medya kullanımı ile ruh sağlığı sonuçları arasındaki ilişki kesin nedensel olmaktan ziyade korelasyoneldir, yani iki değişken arasında anlamlı bir ilişki vardır. Sosyal medya konusunda ilk önceliğin, krizi fırsata çevirmek olması gerektiğini vurgulayan bu üç bilgi kaynağı da belli alternatif yollar önerseler de bu yolların geçerliliği net değildir. Altta yatan faktörleri ve mekanizmaları daha iyi anlamak ve sosyal medya kullanımının ergenlerin ruh sağlığı üzerindeki potansiyel olumlu etkilerini keşfetmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

KAYNAKLAR:

Keleş, B., McCrae, N., & Grealish, A. (2019). Sistematik bir inceleme: Sosyal medyanın ergenlerde depresyon, anksiyete ve psikolojik sıkıntı üzerindeki etkisi. International Journal of Adolescence and Youth, 25(1), 79-93. https://doi.org/10.1080/02673843.2019.1590851

İdil Yazgan, Mental Health and the art of being present. 05.31.2023

https://www.facebook.com/ABCNewsLive/videos/the-us-surgeon-general-sounds-alarm-about-social-medias-impact-on-teens-and-kids/626998162816815/

Kapak Fotoğrafı: In Dozens of Lawsuits Parents Blame Meta, TikTok for Hooking Kids https://www.bloomberg.com/news/articles/2022-09-22/social-media-addiction-brings-lawsuits-against-youtube-facebook#xj4y7vzkg